2 Ekim 2010 Cumartesi

Kağıda Damlayanlar

Kalabalık insanlar ve ışıklı yükselen binalar arasından geriye doğru giden adımlarımla yürüdüm.Sabırsızlığımın yanında üşüyordum.Bir daha gözü gözüme değmeyecek sanırdım.Gördüğümde ise koca şehir sustu sanki ışıklar söndü.Ömür boyu susmak geldi içimden...Susmaktan susamıştım.Su bahane , akacak gözyaşını durduramayacaktım.İlk defa denize boş gözlerle baktım.Çünkü gözlerim onda kalmıştı.Gözlerimi ondan alınca önümüzdeki çocuklar dikkatimi çekti.Bir cam arkasından onları izlediğimi farketmeyerek gülüşüyorlardı.O akşam şehir bize hazırlanıyordu yerlerimiz hazırdı.Hatta radyoda çalacağını hazırlamıştı sadece elinin düğmeye gitmesini bekliyordu.Neden bu hayatın insana işlediğini anlamak istemez de olanları dalgaya alır insan.Halbuki hiçbir şeyden haberimin olmadığını içimden derin ve deli bir esintinin beni getirdiğini söylesem inanırmıydı zaten inanmadı.Vekilliğe adanacak bir hayatın farkını , farkına gelenlerden anlamalı...
Sakın dediği an gitme vaktinin geldiğini anlamıştım ama yazmalısın dediğinde yazdığı kağıdın yanlızlığına yaren olduğunu anlayamamıştım.Bunu şimdi yazarken anladım...

2 yorum:

  1. hislerin yoğunluğuna bağlı kalemden sızan içtenlik... üç harflik suskunun kağıda damlaması...kalbin derinliklerinde köklenmiş güçlü bir özlem..ve sözün bittiği yer.. çok beğendimm eline, emeğine, kalemine sağlık arkadaşımm.(Esra)

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim esracım...

    YanıtlaSil