30 Temmuz 2011 Cumartesi

Haydi Abbas

Haydi Abbas, Vakit Tamam, Akşam Diyordun İşte Oldu Akşam - Hikayesi ------------------------Cahit Sıtkı askerliğini yedeksubay olarak yapmak üzere birliğine gider.O yıllarda yedeksubay sayısı az olduğundan her yedeksubaya emir eri verilmektedir. Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister.Sırayla isimlere bakmaktadır bir isim dikkatini çeker.Abbas oğlu Abbas..Sakat çolak eli yüzünden çürüğe ayrılmış biridir Abbas..Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.Öğle saatlerinde kapı çalınır.Karşısında civan mert yiğit biri selam çakıp;-Abbas oğlu Abbas Emret komutatan!.. der..Aralarında söyle bir konuşma geçer.-Nerelisin?-Memleket Mardin, kaza Midyat komutan-Sen benim emir erim olurmusun?-Sen bilir komutan!.Askere eşyalarını toplamasını ister ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını ister.Zamanla askerin zekiliği sıcakkanlılığından etkilenir.Abbas her sabah erkenden kalkar Cahit Sıtkı’ya kahvaltı hazırlar.Öğle yemeğini sormadan hazırlar.Tüm ihtiyaçlarını karşıdan bir istek gelmeden düşünüp yerine getirir.Erkenden kalkıp Cahit Sıtkı’nın kıyafetlerini ütüler hazırlar ve evin temizliğini yapar..Akşamları olunca Cahit Sıtkı’nın sevdiği yemek ve mezeleri hazırlar..Zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir dostluk bağı oluşur.Bu saf ve temiz Anadolu çocuğundaki sadakat ve temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı..Zaman zaman karşısına alıp derleşir ve bu Anadolu çocuğunun ruhunda gizli şeyleri keşfeder..Akşamları rakı sofrası kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar Abbas..Araları ndaki duygu bağları güçlenir.Böyle bir keyf geçesi akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar;-Sen İstanbul’u bilirmisin Abbas?-Bilir komutanım..-Orda bir Beşiktaş var bilirmisin?-Bilir komutan!.Ben orda acemi birlikteydim. .-Orda benim bir sevgilim var..Sen bana kaçırıp onu getirirmisin?-Elbet komutan!Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki..Abbas yeni asker kıyafetleri giymiş traş olmuş hazırlanmış.Cahit Sıtkı sorar;-Hayırdır Abbas neden böyle hazırlık yaptın?-Ben istanbula gidecek komutan!..-Ne yapacaksın sen İstanbulda?-Sen söyledi bana..Ben gidecek sana Sevgiliyi getirecek!..Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı..Fakat bu mert askerin, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanır..Akşam olur..Ağaç altında rakı sofrası kurdurur ve Abbası karşısına oturtur..Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kaleme döker!......Haydi abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber Sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumanı, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan

Haydi Abbas

24 Temmuz 2011 Pazar

Ayva Cicek Acmis - Fasl-i Beyoglu

Solgun Ayçiçeklerine..

Bir kamburu olmalı insanın,

Oturmalı omuzlarına tüm yaşadıkları,

Sararmalı benzi bir ayçiçeği gibi,

Yada hayattan çektiği kadar oksijen çekemez hale gelmeli,

Kimsenin susmadığı gibi susmalı mesela,

Bir acı gerekli yada bir günah,

Bazen bir atın şahlanışı gibi şahlanmalı,

Masadaki tüm kadehleri kırmalı,

Yada çok sevmeli,

Evet evet çok sevmeli,

Çünkü yaren omuzlarına fena yüklenir,

Fena susturur,

Oksijenini direk keser,

Yada delice yazdırır,

Birgün gönül kapını çarparak çıkar,

Bak kim gitti acıdımı der...

Yağmura karışırken gözyaşların,

O arkasına bakmadan yola devam eder...




9 Ocak 2011 Pazar

Gerçi Pek .......... ve Dilsiz


Kanıyor...

Çığlığımı duyabilse...

Kefaretin derbederi olmuşuz.

Olmuyor zaman.

Saklımdaki divit vurur kağıda,

Kana kana içmek için susar,

Üçün muktedi argolar...

Söz sakinleri kalkar ayağa,

Çarmıha gererler sahteyi,

Çizdiği geçmişin geleceği,

Nefes dinle,

Bak bu hücrelerin düğünü...

7 Ocak 2011 Cuma

Sırrı İz


Güneşin izi vurmuş bulutlara,

Alacalı orman , bir yanda kurumuş ağaçlar bir yanda yeşil yapraklılar,

İnsanlar...

Alacalı insanlar...

Kurumuş ve yeşermeye hazır olan insanlar,

Ya kurumuşlar...

Yeşerenler yeşilliği paylaşsalar...

O kurumuşlar,

Yeşilin birbir tonunda Felah'a kalkarlar...

21 Aralık 2010 Salı

Dirilbilim


Faili meçhul isteklerimize yol aldırma zamanı geldi artık.

Bir parça değil artık istediğimiz bir bütündür.

Arayıştaki melul bakışlara ses geldi Mevlana'nın geçtiği Erzincan'dan...

Bu bakışlar keşfedilmeli iki elleri yakamızda olmadan

Hu diye atan kalbin , Hu diye akan kanın bildirmeliyiz.

Usulca yaklaşıp girdabında gezinmeliyiz.

Bulsak birlikte Hazreti İnsanlığını tatsak ceninde ebediyetin baldan tatlı yanını...

Doğrul Ey İnsan'ı Kamil TEK rıza için vekil sensin bu kutlu yol için...